ELEKTRİK DAĞITIM SEKTÖRÜNDE 3. İSG KONGRESİ ANTALYA’DA YAPILDI
< Geri

ELDER tarafından düzenlenen “3. Elektrik Dağıtım Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi” 28-29 Şubat 2019 tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirildi. 

Toplantıya Genel Başkanımız Ersin Akma, Genel Başkan Yardımcılarımız Hacı Mevlüt Ünal ile Nakif Yılmaz ve Edirne Şube Başkanımız Zeki Şişko katıldı. 

Toplantıda yaptığı açılış konuşmasına; İdlib’de kahraman askerlerimize karşı düzenlenen alçak saldırıyı lanetleyerek başlayan Genel Başkanımız Ersin Akma, şehit olan 33 askerimize Allah’tan (cc) rahmet, ailelerine ve Milletimize başsağlığı ve yaralılarımıza acil şifalar diledi. 

Akma, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yaptığı konuşmasında şunları söyledi: 

“… Çok tehlikeli sınıfta yer alan işkolumuzda ve elektrik dağıtım sektöründe yer alan üyelerimiz, zor koşullarda Türkiye’nin her köşesine hizmet götürmek için büyük fedakarlıklarla çalışmaktadırlar.  

Sanayiden gündelik işlere kadar hayatın her alanında ihtiyaç duyduğumuz elektriğin; üretim, iletim ve dağıtımında görev alırken; alçak ve yüksek gerilimlere, arklara, çarpmalara, şok ve yanmalara, yüksekten düşerek yaralanmalara veya başka şekillerde iş kazalarına maruz kalabilmektedirler. 

Ne yazık ki; istatistikler özellikle ülkemizde bu kazaların ölümle sonuçlanma olasılığının hala çok yüksek olduğunu göstermektedir.  

Uluslararası Çalışma Örgütü-ILO’nun son ülke istatistiklerine göre; Türkiye’de her iki yüz bin işçiden 15’i iş kazası nedeniyle hayatını kaybetmekte, yaklaşık 3060’ı ise yaralanmaktadır.  

Yine ILO’nun rakamlarına göre; dünyada her yıl 3 milyonun üzerinde işçi, iş kazaları veya meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetmekte, 374 milyon işçi yaralanmaktadır. 

İş kazalarının neredeyse tamamının önlenebilir olduğunu bile bile, ülkemizdeki ve dünyadaki bu vahim rakamları kabul etmemiz mümkün değildir. 

Ölümle sonuçlanan iş kazası sayısının yüksek olması, bu konudaki sorumluluklarımızı tam olarak yerine getiremediğimizi, iş sağlığı ve güvenliğini hala çalışma hayatının merkezine koyamadığımızı göstermektedir. 

Yüksek rakamlar aynı zamanda; hükümet, işçi ve işveren tarafları olarak, iş sağlığı ve güvenliği kültürünü tüm ülkede yaygınlaştırmak için hep birlikte ara vermeden çalışmak zorunda olduğumuzu göstermektedir.   

Bu çerçevede Elder’in düzenlediği İş Sağlığı ve Güvenliği Kongrelerinin, konuyu gündemde tutmak açısından son derece faydalı olduğunu, tarafları bir araya getirerek çok önemli bir işlevi yerine getirdiğini ifade etmek isterim. 

Ülkelerin kalkınmasında ve yoksulluğa karşı verilen mücadelede kilit rol oynayan ve sendikamızın örgütlü olduğu elektrik, su ve gaz sektörlerinde; “sıfır vizyon” hedefine ulaşmak, özellikle ölümlü iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemek istiyorsak, öncelikle iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin bir maliyet unsuru olmadığını anlamak zorundayız. 

İnsan onuruna yakışır, sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışmanın her işçinin en temel hakkı olduğunu tüm işverenlerimize ve topluma anlatmak zorundayız. 

Hepimiz; çocuklarımızın geleceğini garanti altına almak ve ailemizle birlikte onurlu bir şekilde yaşamak için çalışıyoruz. Sabah bu düşünceyle evden çıkıyor, işyerlerimize gidiyoruz. 

İşe giderken akıllarımıza şu soruların gelmemesi gerekir: 

 “Bugün başıma bir iş kazası gelir mi?” 

“Aldığım ücretle ayın sonunu getirebilir miyim?”

“Çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayabilir miyim?”  

İşçiyi endişelendiren, stresi artıran ve dikkati dağıtan bu sorular; emin olunuz ki, önlem alınmamış diğer tehlike faktörleri kadar iş kazalarına yol açabilmektedir.  

Bizim işverenlerden beklentimiz, insan hayatı ile doğrudan ilgili olan iş sağlığı ve güvenliği konusunda hiçbir maliyetten kaçınmamaları, insan onuruna yakışır ücreti şirket politikası haline getirmeleridir. 

 Mutlu ve kendisini güvende hisseden işçi azimli ve üretkendir. İşverenine mutlaka aldığından fazlasını verecektir. 

Ayrıca unutmayalım ki; iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle kaybedilen iş ve çalışma saatlerinin ülke kalkınmasına oldukça büyük zararları bulunmaktadır.     

Bu noktada; örgütlü olduğumuz elektrik dağıtım şirketlerinin, kişisel koruyucu donanımların temini, işyerlerinde olası risklerin tespiti, gerekli önlemlerin alınması, işçilerde farkındalığın oluşturulması için yaptıkları çalışmalar bizim açımızdan son derece sevindirici ve umut vericidir.   

Çalışma hayatında sürekli değişimler yaşanıyor. İşkolumuzdaki teknolojik gelişmeleri, iş sağlığı güvenliği alanındaki çalışmaları yakından takip etmek zorundayız.  

Çalışanlarımızı karşı karşıya oldukları değişen riskler ve alınması gereken önlemler hakkında sürekli bilgilendirmeli, eğitimlere devam etmeliyiz. 

Bu anlamda ELDER’in iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarında uluslararası kuruluş ve uzmanlarla işbirliği yapmasını memnuniyetle karşılıyoruz.     

Uluslararası Sosyal Güvenlik Teşkilatı, bir yandan geleneksel güvenlik önlemlerinin alınması gerektiğine dikkat çekerken, diğer yandan hızlı bir şekilde değişen işlere ve geleceğe hazır olunması gerektiğini ifade etmektedir. 

Biz de diyoruz ki; her işyerinin mutlaka bugünü ve geleceği kapsayan bir iş sağlığı ve güvenliği stratejisi olmalıdır. Bu strateji belirlenirken ve uygulanırken işveren ve sendika arasında ikili sosyal diyalog ve işbirliği mekanizması en iyi şekilde işletilmelidir. 

İş sağlığı ve güvenliği kurulları bir formalite gibi görülmemelidir. 

İşyerindeki riskler ve tehlike kaynakları sendikanın ve çalışanların ortak çalışmasıyla tespit edilmeli, önlemler birlikte alınmalı ve uygulamalar yine işbirliği içerisinde yürütülmelidir. 

Bugün pek çok işyerinde işçilere verilen eğitimler kağıt üzerinde kalmakta, göz ardı edilmekte ya da sürekli ertelenmektedir. 

Oysaki, bilgi eksikliğinden kaynaklanan kazaların önlenmesinde işçi eğitim hayati önem arz etmektedir. Kazalarda insan hatasının yüzde yetmiş olduğunu dikkate alacak olursak, eğitimleri göz ardı etmek, kazaya davetiye çıkarmaktan başka bir şey değildir.    

Stres düzeylerinin kontrol altında tutulması da dahil olmak üzere işçilerin akıl ve vücut bütünlüğü içerisinde sağlıklı ve mutlu bir şekilde çalışmaları hepimizin ortak sorumluluğu ve hedefidir.             

Ülkemizde özellikle AB uyum sürecinde ve sonrasında mevzuat konusunda önemli adımlar atılmıştır. Bu nedenle mevzuatın aslında yeterli olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Toplumumuzda iş sağlığı ve güvenliği kültürü henüz oluşmadığından sorun daha çok mevzuatın uygulanması aşamasında yaşanmaktadır.     

Bizim açımızdan iş kazalarının önüne geçmek için gerekli önlemler alınmadıysa, mevzuat layıkıyla uygulanmadıysa ve bir işçi bu nedenle hayatını kaybettiyse;  olay kazadan değil, bir iş cinayetidir. 

Bu noktada yapılması gereken; ILO ve Uluslararası Sosyal Güvenlik Teşkilatı tarafından gündeme getirilen ve ELDER tarafından son iki kongrede tema olarak belirlenen “önleme kültürü” ve “sıfır vizyona” odaklanmak, ölümlere ve ciddi yaralanmalara neden olan iş kazalarını önlenmek, nihayetinde sıfıra indirmektir.  

TES-İŞ, mutlu işçi, verimli işyerleri ve güçlü bir Türkiye için her iki bakanlığımızla ve işverenlerimizle diyalog içerisinde çalışmaya devam edecektir. 

İki gün sürecek oturumların çalışma hayatına önemli katkılar sunacağına inanıyor, ELDER’e, tüm işverenlerimize ve kongrenin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum. 

 

Bu güzel ülke için canını veren kahraman şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Sınırlarımızın içinde veya dışında, her nerede olursa olsun tek amacı barış ve vatan savunması olan Türk Silahlı Kuvvetlerimize muvaffakiyetler diliyor, saygılar sunuyorum.”