İşyerinde Yapılan İş Çalışanın Sağlığına Uygun Değilse İşçi Ne Yapılabilir

İşyerinde Yapılan İş Çalışanın Sağlığına Uygun Değilse İşçi Ne Yapılabilir ?

İşçinin işyerinde yaptığı işin, işyeri çalışma ortamı ve işyerindeki çalışma koşullarının, işçinin sağlık durumu açısından riskli olması, işçinin sağlığını olumsuz etkilemesi hem işveren hem de çalışan açısından önemli bir konudur. 

Çünkü işçinin sağlığı açısından tehlikeli, sakıncalı, riskli işlerde çalıştırılması, özellikle işçinin meslek hastalığına yakalanması, iş kazası geçirmesi, işverenin SGK’ya karşı sorumlu hale gelmesine, hatta işçiye karşı bile sorumlu hale gelmesine ve işçiye tazminat ödemek zorunda kalmasına yol açacağından, işverenin bu tür sorumluluklarla karşılaşmaması için bu konuyu dikkate alması önemlidir. Aynı şekilde sağlığı için tehlikeli, sakıncalı, riskli işlerde çalışması işçi açısından da ileride olumsuz sonuçlara yol açabileceğinden, işçinin ileride çeşitli sağlık sorunlarıyla karşılaşmasına, hatta malul kalmasına bile yol açabileceğinden, işçinin hem ileride bu şekilde sorunlar yaşamaması, hem de sağlık sorunları nedeniyle ihbar süresini beklemeden kıdem tazminatını alarak işten ayrılmasına imkan tanınması açısından da bu konunun işçi tarafından dikkate alınması önemlidir.

İşçinin Sağlığı İçin Tehlikeli – Sakıncalı – Riskli İşlerde Çalıştırılması İşveren Açısından Hangi Sorumlulukları Doğurur ?

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun “İşverenin genel yükümlülüğü” başlıklı 4 üncü maddesine göre; işveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup, bu çerçevede çalışana görev verirken çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne almak zorundadır.

Aynı Kanununun “Sağlık gözetimi” başlıklı 15 inci maddesi de; işverenlere çalışanların işyerinde maruz kalacakları sağlık ve güvenlik risklerini dikkate alarak sağlık gözetimine tabi tutulmalarını sağlama, işçiyi işe alırken sağlık muayenesinden geçerek işe giriş sağlık raporu aldırma, işin devamı süresince işçiyi periyodik sağlık kontrolüne tabi tutma zorunluluğu getirmiştir. Yine Kanunun aynı maddesinde (15/2. Madde) tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde çalışacakların, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu olmadan işe başlatılamayacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla 6331 sayılı Kanun işverene işçinin sağlığını koruma, kollama ve gözetme görevini yüklemiştir. Bu yükümlülük aynı zamanda İş Hukukundan doğan işverenin işçiyi gözetme borcunun kapsamına da girmektedir.

Konunun işçiye veya ölümü halinde hak sahiplerine işveren tarafından tazminat ödenmesi ve işverenin SGK’ya karşı sorumlu hale gelmesi gibi iki önemli sonucu vardır.

İşçinin sağlığını koruma, kollama ve sağlık gözetimi görevini tam olarak yerine getirmemesi nedeniyle işçinin malul kalması, meslek hastalığına yakalanması, sağlığının bozulması halinde Borçlar Kanunu hükümlerine göre işçinin işverene karşı tazminat davası açma hakkı doğacağı gibi, işçinin bu sebeplerle ölümü halinde işçinin hak sahiplerinin de işverene karşı tazminat davası açma hakkı doğacaktır.

Konunun SGK boyutuna gelince; SGK’nın anayasası olan 5510 sayılı Kanunun;

• “İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu” başlıklı 21 inci maddesinde; “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.” hükmü yer almaktadır.

• “İşverenin, genel sağlık sigortalısının ve üçüncü kişilerin sorumluluğu”başlıklı 76 ıncı maddesinde de; “İlgili kanunları gereğince sağlık raporu alınması gerektiği halde sağlık raporuna dayanmaksızın veya alınan raporlarda söz konusu işte çalışması tıbbî yönden elverişli olmadığı belirtildiği halde genel sağlık sigortalısını çalıştıran işverenlere, bu nedenle Kurumca yapılan sağlık hizmeti giderleri tazmin ettirilir. Sağlık kurulu raporu ile belli bir işte çalışamayacağı belgelenen 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki kişiler bu işte çalıştırılamaz. Bu kişileri çalıştıran işverenler, genel sağlık sigortalısının aynı hastalık sebebiyle Kurumca yapılan masraflarını ödemekle yükümlüdür. Tedavinin sona erdiğine ve çalışılabilir durumda olduğuna dair Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından belge almaksızın başka işte çalışan genel sağlık sigortalısının aynı hastalığı sebebiyle yapılan tedavi masrafları ise kendisinden alınır.

İş kazası ile meslek hastalığı, işverenin kastı veya genel sağlık sigortalısının iş sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca yapılan sağlık hizmeti giderleri işverene tazmin ettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.”

hükümleri yer almaktadır.

Dolayısıyla işçinin sağlığını koruma – kollama – gözetme kapsamındaki görevini tam olarak yerine getirmeyen, işçiyi sağlığı için tehlikeli – sakıncalı – riskli işlerde çalıştıran ve bu nedenle işçinin iş kazası geçirmesine, meslek hastalığına yakalanmasına, hastalanmasına sebep olan işveren SGK’ya karşı sorumlu hale gelmektedir. Bu sorumluluk kapsamında SGK; işçiye ödediği rapor parası, sağlık ve tedavi giderleri, işçinin kendisine veya ölümü nedeniyle hak sahiplerine gelir, aylık bağlamışsa bu kapsamda yaptığı ödemeler yanında ileride yapacağı ödemelerin peşin sermaye değerini rücu yoluyla işverenden tahsil etmektedir.

İşveren Bu Konudaki Ne Yapar ? 

İşverenin yukarıda belirtilen sorumluluklardan kurtulabilmesi için, yine yukarıda belirtilen işçinin sağlığını gözetme borcunu eksiksiz yerine getirmesi gerektiği gibi, işçinin işyerinde yaptığı iş sağlığı için tehlikeli ve riskli ise işveren ihbar süresine uymadan 4857 sayılı İş Kanununun “İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 25 inci maddesinin “I- Sağlık sebepleri” başlıklı bendinde (4857/25-I. Madde) belirtilen şartları dikkate alarak işçinin iş sözleşmesini feshedebilir. Bu durumda işçi eğer işyerinde en az bir yıllık çalışma süresini doldurmuşsa sadece işçiye kıdem tazminatı ödemesi gerekir. 

İşyerindeki Çalışma Koşulları – Yaptığı İş Sağlığı Açısından Tehlikeli Olan İşçi Ne Yapabilir ?

4857 sayılı İş Kanunu bu konuda işverene verdiği fesih yetkisinin aynısını işçiye de vermiştir. İş Kanununun “İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 24 üncü maddesinin “I. Sağlık sebepleri” başlıklı bendine göre (4857/24-1.Madde);

•İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa,

•İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa,

işçi ihbar süresine uymadan iş sözleşmesini feshedebilir. İşyerinde en az bir yıllık çalışma süresini doldurmuşsa bu durumda işverenden kıdem tazminatı da talep edebilir.

İşçi veya İşveren Sağlık Nedenlerine Bağlı Fesih Hakkını Nasıl Kullanabilir ? 

Konu sağlık olduğu için, doğal olarak gerek işveren gerekse işçi tarafından sağlık sebeplerine bağlı fesih hakkı, doktor raporuna dayanılarak, doktor raporu gerekçe gösterilerek kullanılabilir. Ayrıca uzun süre istirahat raporu alan işçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından feshinde de işçinin kullanmış olduğu istirahat raporları gerekçe gösterilebilir.

Bu Konudaki Doktor Raporu Nasıl Olmalı ? 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu konuya açıklık getirmiştir. Bakanlığın açıklamasına göre; 20/7/2013 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik’in Ek 2’sinde bulunan İşe Giriş/Periyodik Muayene Formunun kullanılması ve bu raporun “Kanaat ve Sonuç” kısmında hekim tarafından kişinin çalışamayacağı işlerin açıkça belirtilmesi ile işyerinde çalıştırılabileceği işlere yönelik de bilgi verilmesi gerekmektedir. Bu değerlendirme sonucu, işyeri hekiminin yazılı görüşüne istinaden kişinin, mevcut işte çalışmasının sakıncalı bulunması hâlinde, bu husus işveren veya işveren vekilince değerlendirilerek çalışanın işyerinde sağlık durumuna uygun başka bir işte görevlendirilmesi mümkündür. Eğer işyerinde çalışana verilebilecek sağlık durumuna uygun bir iş yoksa o zaman işveren tarafından yukarıda belirtildiği şekilde İş Kanununun 25/I. maddesine istinaden işçinin iş sözleşmesi feshedilebilir.

İşyeri hekiminin bu konudaki raporuna katılmayan işçi, Sağlık Bakanlığınca belirlenen hakem hastaneye başvurarak sağlık raporuna itiraz etme hakkını kullanabilir.  Bu bölümdeki açıklamalar her ne kadar işveren tarafından yapılacak itirazları kapsamakta ise de aynı yöntem işçi tarafından rapora yapılacak itirazlar için de geçerlidir.

İşyeri 50’den az çalışanı olduğu ve az tehlikeli sınıfta yer aldığı için, işyeri hekimi çalıştırma / görevlendirme yükümlülüğü henüz başlamamış olan bir işyeriyse o zaman bu konudaki raporun kamu sağlık hizmeti sunucularından (sağlık ocakları, aile hekimlikleri, hastaneler vb.) alınması gerekir.

Eğer işçi kendisi sağlık sebepleriyle iş sözleşmesini feshetmek, yani çalıştığı işten ayrılmak veya işyerinde sağlığı açısından daha uygun işlerde çalıştırılmak istiyorsa, aynı şekilde kendisi de bu konuda işyeri hekimine başvurabilir, işyeri hekimi yoksa kamu sağlık hizmeti sunucularına (sağlık ocakları, aile hekimlikleri, hastaneler vb.) başvurup rapor alıp, rapora istinaden iş sözleşmesini feshedebilir veya işverenden sağlık durumuna uygun bir işte görevlendirilmesini talep edebilir. Ancak iş sözleşmesini feshedecek olanların İş Akdini Sözlü Fesheden İşçiler gerekirse noterden ihtarname çekip, feshe gerekçe olan sağlık raporunun bir fotokopisini de ihtarname ile işverene göndererek iş sözleşmelerini feshetmeleri menfaatlerine olacaktır.